Doğanın Ortasında Bir Masal: Göynük Kanyonu

GÖYNÜK KANYONU; DOĞANIN ORTASINDA BİR MASAL

Antalya’nın kalbinde, Torosların eteklerinde, Akdeniz’in mavisiyle yeşilin buluştuğu yerde milyonlarca yıl boyunca sabırla şekillenen bir mucize var: Göynük Kanyonu.

Bir yanıyla Likya uygarlığının izlerini taşıyan antik bir geçit, diğer yanıyla çam, sedir, kekik kokuları içinde saklı kalmış bir doğa mabedi. Torosların bağrında kireç taşı ve mermer tabakalarını oya oya ilerleyen su, milyonlarca yıl boyunca bu kanyonu yarattı. Her bir taş parçası, geçmiş çağlardan günümüze bir hatıra taşıyor. Kayaların katmanları bir jeoloji kitabı gibi, Roma’dan Bizans’a, Osmanlı’ya kadar bölgenin tarihini fısıldıyor. Likyalıların kullandığı ticaret yolları, Bizans keşişlerinin inzivası, Osmanlı kervanlarının ayak izleri…

Göynük yalnızca bir kanyon değil; doğayla tarihin kucaklaştığı bir sahne.

Girişten kanyona kadar 2 kilometrelik parkur var. Yokuş yukarı, yorucu ama ödülü büyük. Yol boyunca karşınıza tavus kuşları çıkıyor, hindi sürüleri selamlıyor, gökyüzünde kartallar süzülüyor. Dağ keçileri kayalıkların arasında ustalıkla dolaşıyor. Bir anda kendinizi belgeselin içine düşmüş gibi hissediyorsunuz.

Ama hazırlıklı olun: rahat ayakkabı, bol su, şarjı dolu bir telefon şart. Çünkü karşınıza çıkan her manzara fotoğraf çektiriyor.Göynük Kanyonu’nun nerede olduğu bilgisini de ekleyeyim: Antalya şehir merkezine yaklaşık 36 km, Kemer ilçe merkezine 13 km uzaklıkta. Göynük Mahallesi’nden kanyona ulaşım yaklaşık 4,5 km. (Göynük’ten köy yollarıyla ya da Göynük’ten başlayan patika yollarla ulaşılabiliyor)

Giriş ücretli, müze kart geçmiyor. Yaz mevsiminde su sıcaklığı yaklaşık 12-18 °C’ye kadar düşüyor; doğal havuzlarında serinlemek mümkün.

Göynük sadece doğal güzelliğiyle değil, insanlık tarihiyle de kıymetli. Roma döneminde tarım ve ticaret yollarının kavşağıydı. Bizans döneminde keşişlerin inziva yeri oldu. Osmanlı zamanında kervanların mola noktasıydı. Bugünse turistlerin nefes aldığı, doğaseverlerin büyülendiği bir yer. Likya Yolu’nun önemli etabını içinde barındırıyor.Evet, Göynük büyüleyici bir doğa harikası. Ama bu güzelliğin geleceğe kalması için tabelalar çıkarıldı mı çıkarıldı, katı kurallar mı kondu; bunlar çözüm değil. Çünkü doğa ne tabelayla korunur, ne ücretli turnikelerle. Doğa vicdanla korunur.

Göynük Kanyonu’nda yürürken insan hem küçüldüğünü hissediyor hem de doğanın parçası olduğunu anlıyor. Burası sadece bir gezi durağı değil; insanın kendisiyle yüzleştiği bir ayna.

Ve bu aynada doğayı değil, kendi açgözlülüğümüzü görmeye başladığımız gün, işte o zaman bu kanyon gerçekten korunmuş olacak.