Sosyal medyanın yaşamımıza yön verdiği, şöhretin algoritmalarla şekillendiği bir çağda yaşıyoruz. Bu çağın en dikkat çekici figürlerinden biri de Nihal Candan. Asıl adı Gülnihal Çiçek olan Candan, kamuoyunun dikkatini ilk kez 2014 yılında TV8 ekranlarında yayınlanan “Bu Tarz Benim” isimli moda yarışmasıyla çekti. Renkli tarzı, iddialı söylemleri ve ekran karizmasıyla kısa sürede fenomen haline geldi. Nihal Candan, yarışmadaki başarısını sosyal medya platformlarına taşıyarak binlerce takipçiye ulaştı. Gerek giyim tarzı gerekse özel hayatına dair paylaşımlarıyla magazin dünyasının gündeminden hiç düşmedi. Kız kardeşi Bahar Candan ile birlikte “fenomen kardeşler” olarak tanındılar ve sık sık televizyon programlarına konuk oldular. Ancak şöhretin getirisi kadar götürüsü de olabiliyor. Zaman zaman sosyal medyada yaptığı paylaşımlar ya da gündeme gelen açıklamalarıyla eleştirilere maruz kalan Candan, bu yönüyle Türkiye’de dijital çağın getirdiği yeni şöhret anlayışının da simgesi hâline geldi. Kimi zaman toplumsal hassasiyetleri aşan tavırları, kamuoyunda "şöhretin bedeli" tartışmalarına yol açtı. Yakın zamanda ise Candan kardeşler, kamuoyunu sarsan bir yolsuzluk soruşturmasına isimleri karıştığı için bir kez daha gündeme geldi. Nihal Candan bu süreçte bir süre tutuklu kaldı, sonrasında sağlık sorunları nedeniyle tahliye edildi. Bu gelişmeler, “şöhretin inşası mı, yıkımı mı?” sorusunu bir kez daha akıllara getirdi. Nihal Candan, bir dönemin magazin yıldızı olarak hatırlanabilir; ancak aynı zamanda Türkiye’de hızlı ve çoğu zaman temelsizce yükselen şöhretlerin nasıl bir kırılgan zemine oturduğunun da göstergesi. Bugün sosyal medyada parlayan isimlerin, yarın nasıl bir portreye dönüşeceği ise hala belirsizliğini koruyor.