Ten tene temas, doğum sonrası anne ve bebek arasında güven, bağlanma ve fizyolojik dengeyi destekleyen, bilimsel temelli bir uygulamadır.

Doğumdan Sonra İlk Temas: Tenin Gücüyle Başlayan Hayat

Hayatta bazı anlar vardır; ne kadar süreyle yaşanırsa yaşansın, etkisi bir ömür sürer. Doğumdan hemen sonraki ilk dakikalar da işte böyle anlardandır. Bebeğin dünyaya gözlerini açtığı o ilk anlar, sadece fiziksel bir başlangıç değil, aynı zamanda ruhsal, duygusal ve biyolojik bir bağın da kurulduğu çok özel bir zaman dilimidir. Ve bu bağın en güçlü araçlarından biri: cilt temasıdır.

Tıpta buna "ten tene temas" diyoruz. Yani bebek doğar doğmaz, herhangi bir kıyafet ya da bez olmadan, çıplak teniyle annenin çıplak göğsüne yatırılır. Bu uygulama, sadece duygusal bir jest değil; artık bilimsel araştırmalarla da net bir şekilde ortaya konmuş hayati bir adımdır.

Cilt teması, doğar doğmaz annenin göğsüne yatırılan bir bebeğin hem psikolojik hem fizyolojik dengesini sağlar. Bebeğin kalp atımı düzenlenir, vücut ısısı korunur, kan şekeri dengelenir. Anneyle göz teması kurma, onun kokusunu alma ve sesini daha yakından duyma fırsatı yakalar. Bu, dünyaya dair ilk güvenli alanın oluştuğu andır. Aynı zamanda bebeğin içgüdüsel olarak memeye yönelmesini kolaylaştırır; emzirmenin doğal bir şekilde başlamasını destekler.

Bebeğin ihtiyacı sadece beslenmek değildir. Dokunulmak, hissedilmek, sıcaklık duymak, korunmak da en az anne sütü kadar hayati öneme sahiptir. İşte bu yüzden "cilt teması" yalnızca bir medikal uygulama değil; anne ile bebek arasındaki ilk sözsüz iletişim biçimidir.

Normal Doğumun Bu Temasa Katkısı
Bugünlerde pek çok anne adayı, doğum şekline karar verirken farklı endişeler taşıyor. Anlayışla karşılıyoruz. Ancak bilinmesi gereken şu ki: Normal doğum, cilt temasının en erken, en kesintisiz ve en doğal şekilde kurulabildiği doğum yöntemidir.

Vajinal doğumun ardından, çoğu zaman müdahale gerekmeden bebek hemen annenin göğsüne yerleştirilebilir. Annenin bilinci açıktır, bebekle anı paylaşabilir. Ağrısını unutur, zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Gözler dolar, kalpler birleşir.

Oysa sezaryen doğumda, özellikle genel anestezi uygulanmışsa, bu temas gecikebilir. Elbette artık birçok merkezde sezaryen sonrası cilt teması teşvik edilmekte, anestezi sonrası mümkün olan en erken zamanda anne-bebek buluşturulmaktadır. Ancak yine de normal doğumda bu sürecin kesintisiz ve daha doğal yaşanma olasılığı çok daha yüksektir.

Sadece Bebek İçin Değil, Anne İçin de Şifa
Cilt teması sadece bebeğe değil, anneye de iyi gelir. Doğumdan hemen sonra bebeğini göğsünde hisseden annede oksitosin hormonu yoğun şekilde salgılanır. Oksitosin, sadece rahmin toparlanmasını sağlayan değil, aynı zamanda "aşk hormonu" olarak da bilinen bir kimyasaldır. Annenin süt üretimini artırır, doğum sonrası depresyon riskini azaltır, kendini güçlü ve bağlı hissetmesini sağlar.

Doğum her zaman planlandığı gibi gitmeyebilir, her anne her zaman istediği doğum şeklini yaşayamıyor olabilir. Ama ne olursa olsun, anne ve bebeğin o ilk teması ihmal edilmemelidir. Çünkü o temas, sadece bir an değildir; bir ömrün temelidir.

Bunu bir kadın doğum uzmanı olarak değil, birçok annenin doğumuna tanıklık etmiş bir insan olarak söylüyorum: Bebeğin ilk nefesiyle annenin gözünden süzülen yaşın buluştuğu o an, doğumun en gerçek mucizesidir.

Op. Dr. Ali Fuat Şengör – Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı