Efsanelere konu olmuş, denizle tarihin kucaklaştığı yer: Phaselis ve Giden Adam sizi binlerce yıllık bir yolculuğa çağırıyor.
BÜYÜK İSKENDER’İN AŞIK OLDUĞU ŞEHİR
Bugün sizi, hiç şüphesiz, dünyanın en güzel yerlerinden birine götürüyorum. Akdeniz’in turkuaz sularıyla çevrili, tarih ve doğanın iç içe geçtiği büyüleyici bir yer; Phaselis Antik Kenti.
Antalya'nın Kemer ilçesi yakınlarında yer alan Phaselis, sadece bir antik kent değil; aynı zamanda yemyeşil çam ormanları, masmavi denizi ve eşsiz sahil şeridiyle doğa tutkunları için adeta bir cennet.
Phaselis, tarih boyunca ticaretin, kültürün ve denizciliğin merkezi olmuş bir liman kentiydi.
Bu yazıda Phaselis’in kuruluşundan yükselişine, tarihi yapılarından günlük yaşama, ticaret yollarından mitolojisine kadar her ayrıntıyı birlikte keşfedeceğiz.
Ben Phaselis hayranıyım. Kaç kere ziyaret ettim, gerçekten bilmiyorum. Fakat her gelişimde sanki ilk kez görüyormuşum gibi büyüleniyorum. İmkânım olsa, burayı kalıcı ikametgahım yapmayı isterdim. Her bir noktası özenle, ilmek ilmek işlenmiş gibi. Phaselis halkı, gerçekten yeryüzünde cenneti yaşamış.
Phaselis, M.Ö. 7. yüzyılda Rodoslu denizciler tarafından kuruldu. O dönemlerde Likya ve Pamfilya bölgeleri arasında stratejik bir konumdaydı. En büyük avantajlarından biri, üç doğal limana sahip olmasıydı. Bu sayede antik çağlarda Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Mısır, Fenike, Yunanistan ve Roma gibi büyük medeniyetlerle ticaret yapılıyordu. Phaselis; gülyağı, tütsü, kereste, zeytinyağı ve şarap ticaretinde önemli bir merkezdi.
Kentin konumu sadece ekonomik açıdan değil, askeri olarak da büyük bir öneme sahipti. Doğu ve Batı Akdeniz arasındaki geçiş noktası olması nedeniyle Persler, Büyük İskender, Romalılar ve Bizanslılar gibi pek çok büyük gücün dikkatini çekti.
M.Ö. 333 yılında Büyük İskender Anadolu'yu fethederken Phaselis’e de uğradığı, şehir halkının onu büyük bir coşkuyla karşıladığı ve altın bir taç sunduğu, İskender’in burada bir kış geçirdiği ve kentin güzelliğinden oldukça etkilendiği söylenir. Bugün antik kentte gezerken belki de İskender’in yürüdüğü yollarda adım atıyor olabilirsiniz.
Roma İmparatorluğu döneminde Phaselis altın çağını yaşadı. Kent, limanlarıyla bölgenin ticaret merkezi haline geldi ve birçok büyük mimari yapı inşa edildi. Bu dönemde yapılan en önemli yapılar arasında ana cadde, agoralar, hamamlar, su kemerleri, tiyatro ve liman tesisleri yer alıyor.
Zamanla Phaselis, sadece bir liman şehri olmaktan çıkarak kültürel ve sosyal bir merkez haline geldi. Ancak Bizans dönemine gelindiğinde şehrin önemi azalmaya başladı. Korsan saldırıları ve Arap akınları nedeniyle kent zayıfladı ve sonunda terk edildi.
Bugün Phaselis’te binlerce yıl öncesine ait yapıları keşfetmek mümkün. Şehrin ana caddesi yaklaşık 20 metre genişliğinde ve iki yanı sütunlarla süslenmiş durumda. Bu cadde boyunca halk alışveriş yapar, işleri konuşur, festivaller düzenlermiş. Caddenin iki yanında küçük dükkanlar ve çarşılar yer alıyordu. Günümüzde hâlâ bu yapıların kalıntılarını görmek mümkün.
Phaselis’in en önemli yapılarından biri olan tiyatro, M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilmiştir ve yaklaşık 1500 kişi kapasitelidir. Burada tiyatro oyunları, halk toplantıları ve festivaller düzenlenirdi. Bugün bile oturup geçmişin izlerini hissedebilirsiniz.
Roma döneminde inşa edilen hamamlar ise halkın sosyal yaşamında büyük bir rol oynamış. Büyük hamam, sıcak ve soğuk su sistemleriyle donatılmıştı. Şehre su, Toros Dağları’ndan gelen kaynaklardan su kemerleriyle taşınıyordu. Bu kemerler, Roma mühendisliğinin ileri seviyesini gösteren yapılar arasında yer alır.
Phaselis; Kuzey, Güney ve Askeri olmak üzere üç doğal limana sahiptir. Kuzey Limanı ticaret gemileri için, Askeri Liman savunma amaçlı, Güney Limanı ise en büyük liman olup ticaretin merkezidir. Bugün bu limanlarda antik kalıntılar arasında yüzebilir, tarihle iç içe bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Phaselis; tarihi dokusu, eşsiz manzaraları ve huzur veren atmosferiyle sizi geçmişe götüren bir zaman tünelidir. Phaselis sadece tarihiyle değil, doğasıyla da büyüler. Çam ormanlarının gölgesinde yürüyüş yapabilir, tertemiz sahillerinde denize girebilirsiniz. Özellikle Phaselis Koyu, berrak sularıyla yüzme ve dalış yapmak isteyenler için eşsiz bir noktadır.
Bugün Phaselis, Türkiye’nin en önemli açık hava müzelerinden biri olarak korunmaktadır. Gezerken binlerce yıl önce bu topraklarda yaşamış insanların izlerini hissedebilir, tarihe dokunabilirsiniz. Ancak unutmayın; burada piknik, kamp, mangal ve hatta piknik tüpü kullanmak bile yasaktır.
İçeride yalnızca abur cubur temin edebileceğiniz küçük bir büfe vardır. Eğer tüm gününüzü burada geçirmeyi düşünüyorsanız, hazırlıklı gelmenizi öneririm. İki farklı noktada tuvalet ve duş imkânı da bulunmaktadır.
Phaselis, kışın saat 17.00’ye, yazın ise 20.00’ye kadar ziyarete açıktır. Kapanış saatine kadar çıkmazsanız içeride mahsur kalabilirsiniz. Görevliler saatinde kapıları kapatır ve gider.
Phaselis; doğayla iç içe, geçmişin izlerini taşıyan bir tarih hazinesidir. Buraya adım attığınızda binlerce yıl önceki yaşamı hissetmek mümkündür.
Eğer tarihe, doğaya ve keşfe meraklıysanız, Phaselis’i mutlaka ziyaret etmelisiniz. Bu eşsiz antik kent, geçmişten günümüze ulaşan büyük bir mirastır ve gelecek nesillere bırakmamız gereken kıymetli bir hazinedir.
Detaylı tanıtım videosu için linke tıklayın;